Envai çeşit aşk çeşidini bu blogta bulabilirsiniz.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Hayatımın kararı

İngiltereye geleli yaklaşık 2 ay oldu. Ben resmen boku yemiş durumdayım . Teyzem ve ingiliz eniştemin evinde kalıyorum bi de 5 yaşına yakın bi kuzenim var. Sağolsunlar bana evlerini açtılar .
Burdaki hayalim Ankara Anlaşmasıyla 1 yıllık iş iznine başvurup İngilizce-Türkçe öğretmenliği yapmaktı. Yapmaktı diyorum çünkü başta çok hevesliyken şimdi dönsem ya yapamayacağım diyorum. Ankara anlaşması öyle bi şey ki kendi işini yapman lazım başka birinin yanında yada bi şirkette çalışamazsın. Tamam teyzemin arkadaşları biz sana parayı veririz borç olarak hesabında tut diyorlar. Banka hesabı da açtık eniştem sayesinde sağolsun ki çok zor bi aşamadır bu. Şimdi sırada iş planı yapmak var ,kendim siksen yapamam çok zor çünkü, mutlaka bir profesyonel yardım almam lazım. Avukatta 1.250 pound istedi babayın hayrına. Avukatın parasını verebilmem için kaçak çalışmam lazım bi kebapçı da yada ne bilim bi coffee shopta. Ama ona da benim götüm yemez yakalanma riski var. Tamam düşük bi ihtimal ama olur da kuş taşa çarpar o da bana denk gelir. Adam da 1 aylık bi süre istedi hazırlamak için. Diyelim ki her şeyi yaptım bu seferde aylarca vizenin çıkmasını bekleyeceğim. Teyzemlerin evinde onlara yük olarak ki yakında diğer bekar teyzem de buraya gelecek 2-3 aylık bi tatile ev kalabalıklaşıyor yani. Ben aylarca bu insanların evinde nasıl kalayım ?? E teyzem şimdi Türkiyeye de gidecek tatile 1 ay kadar o ara eniştemle evde yalnız kalmam da hoş olmaz. Bilirsin bizim saçma adetlerimiz ve ahlak anlayışımız. Teyzemin de bundan haz edeceğini pek sanmıyorum sonuçta küçük bi kız değilim artık. Neyse diyelim bütün bunlar oldu bi şekilde dayandık , sonrasında da bitmiyor işler. Ayrı eve çıkmak lazım bunun içinde para lazım. Eee kiralar almış başını gidiyor. Teyzemlerde kalmaya da devam edemem artık. Ki iş iznini almış olsam bile iş bulmam lazım para kazanmam lazım o da ayrı bir süreç. Özel ders verip , çeviri yaparak para kazancam yani aylık bi gelirim de olmayacak ki tamam hadi ay sonu gelcek idare edeyim maaşla diyebileceğim. Herhangi bir şirkette işe başlayamıyorum kendi işimi yapmam gerektiği için. Lan bi birikimim yok işin kötüsü beni şöyle bikaç ay idare edecek. Tamam herkes diyor yaparsın sen ya güçlü kızsın bilmem ne , yahu arkadaş kendimi çok yıpratmam lazım.Kendimi biliyorum bi de çok yıpratırım. Zaten şimdiden mahvolmuş durumdayım. Bak mesela ailem de benden para bekliyor babamın durumları malum , borç batağına girdi. Bi an önce para kazanıp onlara yardım etmem gerekiyor.
Ha Türkiye'ye dönersem nolacak ? Bi kere hayallerime bi tekme atmış olacağım. Burda kalmak , vatandaşlık almak ve bizimkilerin de hayatını kurtarmak istiyordum. Erkek kardeşimi yanıma alacaktım, yüksek lisans yapacaktım burda, aşçılık okuluna gidecek hatta belki ondan da para kazacaktım. Bizimkilerin hep bi kapısı olacaktı gidecek, bi ayakları hep daha güvenli bi yerde olacaktı. İkinci bi şeçenekleri olacaktı.
Dönersem iş bulmak zorunda kalcam. Alında şöyle yurtdışı bağlantılı özel bi şirkette işe başlamak istiyorum ve kesinlikle ticaret yapmak istiyorum para lazım. En azından orda iş iznim olacak. Belki daha sonra bi şekilde tekrar yolum düşer hem de en azından planımı yapmış ve önceden görmüş olarak. Yurtdışında öğretmenlik yapacak belgemi de alırsam türkiyede iş bulurum gelirim. Ya da yüksek lisans yaparken Erasmus yaparım tekrardan.
Ama şu anda gücüm bitmiş gibi, elimde olmayan olanaklarla yapabileceğim son noktaya kadar geldim. Ucunu görebilsem hani bikaç ay dayanayım geçer yine diyebileceğim bi durum da değilki.
Allahım sanırım kafayı yicem!
Devamını Oku

24 Mayıs 2016 Salı

Bana bi yuva verin

Büyümekten nefret ediyoruz hepimiz. Çünkü büyümek daha fazla sorumluluk demek değil mi?
Evet büyümek sorumluluk demek bu doğru ama bi de şu var ki farkındalık demek. En kötüsü de bu ya! İnsan çocukken birisi kendisinden rahatsız olunca anlamaz, yada yalan söylediğini, onu kandıracağını, arkasından dedikodusunu filan yaptığını anlamaz. Mustafa abim derdi ki ; insanın salak olması çok güzel bi şey düşünsene salaksın ama farkında bile değilsin, insan farkına varmadığı kadar mutludur.
   The Rolling Stones'un bir şarkısı vardır ; Indian girl. Bilmem bilir misiniz ? Orda bir cümlede aynen şöyle der : Life just goes on and on getting harder and harder. Yani diyor ki, hayat geçip gidiyor ve zorlaştıkça zorlaşıyor... Bu aralar beni en çok tanımlayan cümle bu sanırım. 
 Bütün bunları nereye bağlayacağım şimdi, konuya geleyim. Bundan 8 sene önce teyzem bir ingilizle evlendi. O zamanlar ben de lisedeyim yabancı dil bölümünde okuyorum. Hani her dil bölümündeki talebe gibi benim de hayalim tabiki İngiltereye gitmek. Onların düğününe katılınca da benim bu istek depreşti. Çocukluğumdan beri sanki dünyada iki ülke varmış biri Türkiye diğeri İngiltereymişte geriye kalan bütün yerlerler taş toprakmış gibi gelirdi. Hatta bir gün ortaokulu ve liseyi beraber okuduğumuz bi kız arkadaşımın facebookta London Bridge'in önünde çekilmiş bi fotosunu görünce böyle bi kıskandım ''Ben de gidicem bi gün'' diye. 
  Şimdi İngilteredeyim. Bundan 2 ay önce geldim ve teyzemde kalıyorum. Hiçbir şey hayal ettiğim gibi olmadı tabi. Burda kalmak gibi bir fikrim yoktu. Yani hep yurtdışında yaşamak istiyordum da bunun şu an yapmalı mıyım pek emin değildim. Ama buraya geldikten sonra Türkiyedeki durumların da kötü gitmesinden mütevellit iş bulmaya karar verdim. Öyle düşündüğünüz gibi olmuyor hiçbi şey maalesef. Aylarca uğraştım. Türkiyeden geldim hadi bana iş verin demekle kimse almıyor seni işe. Bende en son Ankara Anlaşması denen bir anlaşmaya başvurmaya karar verdim. Bunun da süreci şusu busu epey uzun sürdü. 
  Bilen bilir insanın kendi evi gibisi yok. Teyzemle 8 sene sonra ilk kez biraraya geldik. En son düğününde görmüştüm. Şu anda onun ve eniştemin evinde kalıyor olmam beni de geriyor onları da sanki. İş yok, güç yok, para yok, bi evim yok. 2 ay oldu geleli. Herkes '' e hadi nolacaksa olsun'' modunda. Kendine ait olmayan bir evde seni ne kadar rahat hissettirmeye çalışsalar da, kimse evinde kalan birinden hoşlanmaz hele de evli ve çocuklu bir aile. En ufak bi şeyden bile nem kapar oldum. Teyzem akşam uyurken bana iyi geceler demese, aha işte bak istemiyor artık beni , rahatsız oldu artı gitmemi istiyor, haklı da zaten diyorum. Bu sefer o gece sabaha kadar dön dur uyuyamıyorum. İşte farkındalık burda devreye giriyor. Onun yaptığı mimiklerden, söylediği sözlerden anlıyorsun aslında rahatsız olduklarını. Ya bi de yıllarca kendi kafasına göre yaşamış biri olarak bu durum beni günden güne yaşlandırıyor. Resmen Kınalı Yapıncak gibi hissediyorum kendimi. 
   Ailemi öyle çok özledim ki size kelimelerle tarif edemeyeceğim. Dönmek istiyorum bir yandan ''Yeter diyorum yapamıyorsun bırak git, bu kadar hırs seni yıprattı yeter be Çilli, bok var uğraşacak'' diye.
   Dün gece ablamla mesajlaştım gözlerim dolu dolu ağlamaklıyım, anıra anıra derler ya utanmasam öyle ağlayacağım. O da en azından elimden geleni yapmam gerektiğini ve denemem gerektiğini söyledi. İnsanın hayatının o 'oturma aşaması' ne zormuş be arkadaş . Ben yıldığımı hissediyorum. Hayatımda hiçbi şeyi emek sarf etmeden, yıpranmadan elde etmedim. Lan bana da yazık değil mi? Annemin ve babamın arasına uzanıp uyuyup kalmak istiyorum artık. 
  En büyük korkum da işte bütün bunlardan kendimi mahrum bıraktığım, kendimi bu kadar strese sokup uğraştığım halde 'ya olmazsa??'
Devamını Oku

Ben bu adamla napacam ya !

  Bu bir soru değil serzeniştir dostlarım.
  Bay Egoyu en son üniversitenin ilk döneminde gördüm. O kısa aşk hiyakemiz oracıkta kaldı. Sonra ben gittim başka bi çocukla çıkmaya başladım. Hem de tamı tamına 3 yıl! Adına Yengeç demek istiyorum hem burcu ve yürüyüşü dolayısıyla. O da ayrı bir hikaye (!)
  Ama içimde bi yerlerde hep Bay Ego'nun bir parçası kalmış gibiydi. Sanki aşık olmuştum da gömmüştüm kalbime. Çünkü aramızda mesafe vardı ve ben bununla başedebileceğime hiç inanmamıştım. Zaten çok kısa bir süre sonra hayatım allak bullak olmuştu ve açıkçası o an yanımda kim varsa ben ona sarıldım. Aradan 1 yıl kadar geçmeden onun da Aslı diye bir kızla sevgili olduğunu gördüm facebooktan. Sevgilim vardı da yine de bi yandan bi içim cız etmedi değil. O da Aslı ile bir 3 yıla yakın sevgiliydi sanırım. Aslı hoş bi kızdı, onunla üniversitenin Erasmus kolundan tanışmış olduklarını tahmin ediyordum fotoğraflardan . Sanırım bu kız klüp başkanıydı ve daha sonra da başkanlığı ona devretmişti. Özel üniversitede okuyan belli ki zengin bi ailenin kızıydı. Oldukça bakımlı görünüyordu fotoğraflardan. Ha bi de kendini zorla sarışın yapma çabası , mavi lensler, sapsarı boyanmış saçlar , böyle bi iticilik yok. Kız da gezmeyi tozmayı seven , tercümanlık okuyan bi tipti işte. Sık sık onların aşklarına meşklerine maruz kalıyordum facebook üzerinden. Yahu tamam ne kadar ilişkim olsa da kıskanıyordum yani napiyim. Bi de yalan yok böyle kızlarla aramızda yakışıklı erkek muhabbeti geçtiğinde kendi sevgilimi değil açıp onun fotoğraflarını gösteriyordum. Şimdi sen diyeceksin ki ya bi sürü yakışıklı erkek var etrafta ne taktın sen de çocuğa bu kadar. Sorun o değil zaten. Ben onda başka bi şeye aşık oldum , saatlerce aynı dili konuşmamıza, aynı düşüncelere sahip olmamıza, sesinin tınısına aşık oldum. Bana onu anlatsana desen sabaha kadar anlatırım herhalde.
  Bay Egoyla biz de ara ara mesajlaşıyorduk facebook üzerinden. Konuştuğumuz zamanlarda da hep suratımda salak bi gülümseme oluyordu. Ben Erasmusu Belçikada yaptığım dönem yine mesajlaşmıştık ona şarap getireğime söz vermiştim. Tek başına ev tutmuştu gidip onda kalacaktım.
  Bütün bunlar olup biterken seneler devrildi. Aradan yıllar geçti ben sevgilimden ayrıldım. O hala Aslı ile çıkıyordu. Ama ben hala kızlara ''Ya bu çocuk tam benim tipim, bayılıyorum bence çok tatlı, keşke benim olsa, böyle bi adamla evlenilir işte kızım, off! '' filan modlarındayım. Yalan yok kızla ayrılsınlar diye de çok geçirdim içimden. Ya evlenirlerse diye az korkmadım. Napim kızım yaaaa! Tamam hoş değil yaptığım ama el açıp dua etmişliğimde var yani.
  İrlanda da staj yaptığım dönem yine bunun profilinde gezinirken anaaaa!!! Bi de baktım ne göreyim çocuk resimleri kaldırmış. Sonra hemen instagrama gittim anaaaa!! Takipleşmeyi durdurmuşlar. Böyle içimde ılık ılık bi şeyler oldu böyle kımıl kımıl gibi ... Kelebek mi lan o :)
  Sıkı bir piyasa araştırmasından sonra ayrıldıklarını anladım. Napsam napsam dedim. Tabiki hemen ama hemen harekete geçmeliydim daha fazla dayanamazdım çünkü. Tuttum buna facebooktan mesaj attım . Bi hal hatır sordum önce, sonra da ''Ya numaranı yollasana bana ben şu an çok yoğunum , arayayım seni müsait olduğumda.'' Sinsilik smileysi :) O da hemen numarasını atmış canım benim oyyy! Ya tabi çok zeki bi çocuk olduğundan anlamıştır hemen niyetimi :)) Bir an önce akşam olsa da konuşsak!
  Akşam geldi çattı.. Aman allahım aradan yıllar geçmiş. Nerden baksan 4 yılı aşmış ben onun sesini duymayalı. Ama sorsan sanki o kadar yıl geçmemişte en son 1 saat önce konuşmuşuz.. Kalbim böyle yüzümde atıyor, yanaklarım alev alev, titriyorum eroin bağımlıları gibi, derin derin nefes alıyorum , astım krizim tutacak. Elim gitti de telefona aradım sonunda. Ta taaa! Açmadı ! Neyse gittim mutfağa o arada işte nohut haşlıyorum yemek yapcam. Böyle bi saniyelik unutur gibi oldum onu aradığımı. Anammmm!!!! Bi baktım telefon çalıyor. Geldi mi bana bi titreme yine. Horon tepeyarumm! Odama gittim koşa koşa. Açtım telefonu ama aynen böyle : ''Efendiğhmm! Hoh! Mirabaa'' Miraba ne lan miraba ne dangoloz! Jigglypuff gibi çıktı sesim . O da ''Alooo'' demesin mi!! Benim içimden bi şeyler aktı gitti, böyle hissettim yani paçalarıma kadar indiğini. Liposakşın yaptırsam böyle erimezdim. Bu nasıl seksi bir sestir. Yastıkları tırmalıyorum... Başladık konuşmaya uzuuuuun uzun konuştuk. Gerizekalı whatsapptaki bağlantı kopmaları yüzünden arada kesilip durdu hat. Konuşurken birden yine hat kesildi , ona arama geldi anladığım kadarıyla. Bende bekliyorum tekrar aramasını sırıtık bi surat ifadesiyle , hani çok sıkışırsın da tuvalete gidersin işin bitince de bi rahatlama gelir ya suratına... Heidi Dağlarda gibi gezinirken odada, birden hipnozun etkisinden çıktım bi koku geldi burnuma. Allah !!!! Evi yakıyorum !! Nohutları unuttuk ocakta. Sıç bok! Mutfağa bi gittim bi de ne göreyim ; nohutlar fosil olmuş. Al kışın sobaya at , ısıtsın evi cayır cayır , öyle bi kömürlük. Ev arkadaşım da birden üstüne geldi. Zaten kıl bi herifti. Söylendi durdu. Ben orda onları temizlerken Bay Ego yeniden aradı beni. Söyledim nohutları yaktığımı salak gibi. Hayır ne söylüyorsun yani ya bok var! Nasıl dalga geçmiştir şimdi. Size de oluyor mu bilmem ama ben aşık olunca mala bağlıyormuşum görmüş olduk. Normalde cin gibi kızımdır, ama aşık olunca Esra-Ceyda kardeşlere bağlıyorum. Yok böyle bi sarışınlık!
Devamını Oku

Toplara gelesin adam!

 Erkeklerden en nefret ettiğim dönemdeyiz diyebilirim .Bi hater olarak yaşadığım şu günlerin tam olarak sebebi Bay Ego!.
    Bay Ego ile üniversiteye ilk başladığım yıl tanıştık. Aslında ben kendisini zaten tanıyordum . Bi kız arkadaşımın çok aşık olduğu en yakın arkadaşıydı. Kız her gün ama her gün anlatırdı. Çocukta tabi bunu en yakın kız arkadaşı olarak görüyor.
    Çocuk dediysem bi içim su, Allah yaratmış, al demiş bak demiş, neler yapabileceğimi gör demiş. Boy pos endam.. Kapkara kaşları, kapkara gözleri var. Teni de böyle ''Beni kokla kokla doyama'' beyazından. O gözlerden gelen kirpiklerin her kıvrımı doğanın ayrı bir harikası. Her gün gidip tur düzenlesen yine de bir daha istersin. Elleri... Kurduğu her cümleyi doğrularcasına , alıp alnına kazırcasına hareket eden elleri... Çin Seddi neymiş uzaydan baksan ilk onu görürsün zaten başka bi şeye bakmasan da olur. Yareppim sen bi insanın sesine nasıl böyle güzel bi tını verebilirsin. Hani Şems duysa ''Mevlana kim?'' der. ''Bana onu verin.'' Fenafillaha ulaşır, dünyevi zevkleri bir yere bırakıp, bir üzüm tanesiyle kırk gün inzivaya çekilirsin de yine de sana koymaz. Üzerine gazeller kasideler dökülür. Onu gören zaten Allahın sevgili kulu.. Bi de sol yanağına konan o gamzesi var ki... Hani şair diyor ya '' Bir bakardım eğilmiş su içiyor gamzenden kuşlar, bir bakardım gözlerinde güneşli ve sıcak bir humma..'' Gökleri yarıp bir damla yağmur damlası olsam da saklansam o sol yanağındaki gamzesine..
  Her neyse ben üniversiteye başladım Adanada. Nasıl oldu bilmiyorum memlekete tatile gelince kendimi Bay Ego ile kafede saatlerdir otururken buldum. O da İstanbulda okula başlamış tabi o sırada . Adamın aile durumu gayet iyi, yakışıklı mı yakışıklı , Elektrik Elektronik Mühendisliği okuyor filan özel bir üniversitede keyfine diyecek yok.
  Ama bi şey diyeyim mi: o gün hayatımın en böyle yoğun duygulu günlerinden biriydi. Ya belki 7-8 saat oturduk konuştuk kafede. Hatta bi ara sıkıldık napsak diye gittik yürüdük beraber sonra geri döndük kafeye yine oturduk . Yani ''Bi ömür ayırmasam bunu yanımdan, hep böyle dursa karşımda, o hep konuşsa da ben alık alık dinlesem.'' dedim. Tabi artık eve dönüş vakti geldi çattı. Ama biz eve gittikten sonra bi de kaç saat telefonda konuştuk. Biz böyle saatlerce telefonda filan konuşurduk hatta laf bitmezdi. Memlekette yaptığım en güzel tatildi üniversiteyi kazandıktan sonra. Bi gün erkek kardeşim ve en yakın arkadaşlarımdan komşumuzun kızıyla beraber de buluştuk. Bi gün de benim minnak erkek kardeşimle 3 ümüz buluştuğumuz gün ben buna bi kupa bardağı hediye ettim. Hani geceleri geç uyuyor, kahve içer çay içer de beni hatırlar diye. Param da yok fakir fakir ucuz bi şey almıştım ezik gibi. Yani kısaca kısa sürede çok şey paylaştık. Flörtleşiyorduk ama sevgili değildik. Hani böyle ilişkinin ilk aşamaları var ya hah! Bizimki orda kaldı.
 Tabi ben nerden bileyim onu son görüşüm olacağını...
Devamını Oku

Erkek arkadaş nasıl OLMAMALIDIR ?

  Erkekler kurabiyeler gibidir; hamur aynı hamur, kimisi tuzlu, kimisi şekerli, kimisi yağlı falan filan. Artık hangisini yiyeceğin senin zevkine kalmış.
 Ben sana oturup burda kasideler düzerim ''Bir erkek arkadaş şöyle yakışıklı olmalıdır, böyle zengin olmalıdır, iyi eğitim alsın, beni el üstünde tutsun bla bla bla'' Bunlar 3 aşağı 5 yukarı herkesin söyleyebileceği, senin de hiçbir deneyimE ihtiyaç duymadan kolaylıkla akıl edebileceğin şeyler zaten. Gel gelelimki burda deneyim konuşacak . Ben şimdi sana diyet yaparken yememen gereken şeyler gibi, erkek arkadaş şeçerken de uzak durman gereken modelleri anlatacağım. Kulağına küpe olsun bunlar kızım bak sonra çoook ağlarsın.
 Şimdi farz edelim ki karşımızda bir Hamur Abi var. Bu abimiz bi kere yakışıklı 'Aman Allahım bu ne tatlılık, zalımın oğlu , senin anan baban yaparken şeker mi kattı sana da bu kadar tatlısın vicdansız!' cinsinden. Sonra baktın adam yakışıklı olduğu kadar durumu da iyi. Acılı adana mısın sen? Şalgam mısın? Bu ne mükemmellik! Yaşı da yaşıma uygun aman aman bi de bekarmış ya la!
   Tabii sen hemen atlama öyle dur bi , sil şu ağzının salyalarını. Kızım zaten böyle adam niye bekar olur ki , normal koşullarda adama hemen yapışırlar, kızlar bunu niye bekar bırakmışlar ?
  Bakacaksın:
  1- Sürekli evine gelmek isteyen ama dışarıda bi şey içelim desen hep işi çıkan bi adam mı?
  2- Gündüzlerin suyu çıktığı için geceleri seni arayan, akşam olunca aklına gelen bi adam mı?
  3- Yapmadığı şeylere hep bahane uyduran bi adam mı? Ya zaten bi erkek bahane uyduruyorsa ondan bi halt olmaz. Kusura bakmayın ama erkek isterse önünde dağ olsa durmaz bunu yaşadık gördük biliyoruz.
  4- Seni ilk buluşmada nereye götürüyor?  Seçtiği yer zaten zevklerini büyük ölçüde yansıtır. Kebapçı Şeyhmuza götürdüyse sıkıntı.
 5- Sosyal çevresi var mı yok mu? Varsa arkadaşları nasıl insanlar? Adamın zaten bi arkadaş çevresi yoksa sorunludur, e bi de hiç arkadaşı olmadığı için hep sana saracak, her yere beraber gitmek isteyecek, her şeye karışacak..
 6- Senin için her şeyi göze alan bi adam mı? Valla ben benim için her şeyi göze alan adamdan korkarım, ayrılmak istesen peşini de bırakmaz öyleleri.
 7- Tembel bi adam mı? Malak gibi yan gel yat, 30 una gelmiş hala bi işi gücü düzeni yok. Oldu canım!
 8- Fazlasıyla rahat mı ? Çok rahat olan adamlar gevşek olurlar, biraz utanacak.
 9- Daha tanışır tanışmaz ilgi gösteren , her şeyi abartılı yaşayan bi tip mi? Böyleleri beni bayıyor zaten beöö! Hayatında sevgili görmemiş gibi. Muhtemelen de cinsel sorunları vardır ondan sevgili bulamıyordur. Ya kalkmıyordur, ya küçüktür , vardır bi şey.
  10- Annesiyle öküz gibi mi konuşuyor? Ayyy bi kere bir erkeğin annesiyle olan ilişkisi çok önemli. Annesine nasıl davranıyorsa çok değil bi süre sonra sana da öyle davranacak.
  Bunlardan kökten uzak duracaksın. Bırak gitsin bekar kalsın ölene kadar. Sen bulursun yanına yakışacak adam gibi adamını hiiiiiç dert etme.
Devamını Oku

Güneş ve Merkür'ün arasından Dünya geçecek diyolaa

   Bu olay aslında geçenlerde oldu. Hatta tam tarih vermek gerekirse 9 mayıs 2016.
   Tamam astrolojiye deli manyak bi ilgim var da benim kafa çok dolu zaten ayy banane Merkür kime girmiş çıkmışsa ama okudum tabi bir makaleden. Demişler ki : Bu olay olurken tutulan bütün dilekler kabul olacaktır diye. Tabi bizim Çilli kız hiç durur mu hemen tutmuş dileklerini. Hatta bunla da kalmamış o dilekleri kağıda yazmış onu da bugün itibariyle bi 10 gündür yastığının altında saklıyor.
  Çevremde bildiğim kim varsa attığım hepsine. Tuttun hadi dilekleri, dünyayı değiştireceyükk.
  Gelelim kağıtta yazılanlara :
  -Her şeyden önce ailemle beraber sağlıklı ve huzur içinde yaşamak istiyorum.
  -Herkese sağlık sıhhat ver.
  -Annesi babası olmayan çocuklara bir kapı aç.
  - Yüreğinde sıkıntısı olan, içinden çıkamayan herkesin gönlüne göre ver.
  -Herkes ama herkes mutlu olsun! Pozitif ve temiz kalpli olsun. Her kim ki kalbinde kötülük besliyor onu iyilikle terbiye et.
  -Ülkemdeki savaş ve iç karışıklıklar bitsin.
  -Zayıflayayım, sağlıklı ve şekilli bir vücuda kavuşayım.
  -Çok büyük paralar kazanayım hayırlısıyla zengin ve çok başarılı olayım ki ailem benimle gurur duysun ve hepsinin hayatını kurtarayım.
  -İşini çok güzel yapan vatanına, milletine, ailesine hayırlı bir evlat olmayı nasip eyle.
  -Şu İngiltere vizesi işim hayırlısıyla olsun ve çok başarılı olayım. Buranın vatandaşlığını alayım.
  -Çok güzel dişlerim olsun.
  -Anneme ev, kendime ev, babama araba ve ablama telefon alayım.
  -Astımım iyileşsin.
  -Baby brom şu siyaset işlerinden vazgeçsin ve diş hekimliği okusun İzmirde.
  -Ablam ve abim hayırlı bir kısmet bulup evlensin.
  -Bana da evine , çocuklarına ve bana hayırlı bir koca nasip et. Birbirimize büyük bir aşkla bağlanalımm.
  -Hayırlı evlatlar yetiştireyim. Oyy annesi kurban olsun onlara. Gören imrensin.
  -Kendi okulumu açmak istiyorum.
  -Bi de gücümün yettiğince gezebileyim. Anneme, babama ve kardeşlerime de nasip et.
  -Teyzem ve eniştem benden sıkılıp kızmasın , gitmemi istemesin, onlara yük olduğumu düşünmesin.
  Allah allah!!! Ne yazmışım be ! Merkür bi bana çalışmış o gün anlayacağınız. Daha çok yazardım da abartmiyim dedim. Bu da abartmamış halim yalnız :)
  Hepimizin duaları kabul olsun kızzz!!!

Devamını Oku

Kimdir bu Çilli Kız ?

 Ayy anacım nerden başlasam bilinmez. Ben yazayım siz çıkın çıkın okuyun. Birinize yardımcı olursa deneyimlerim ne mutlu bana ! Tamam kabul ediyorum daha gencim ama fazla erken atıldık hayata. Bunu şimdi siz ''Vay efendim herkeste aynı terhane!'' diye dalga geçerek okuyacaksınız belki ama yok kız vallaha öyle bak yeminle.
  23 yaşında biçok ülke gezmiş şu anda da gurbet ellerde yaşayan ve hayatının her günü mutlak bir ekşınla geçen biri olarak şunu söyleyebilirim bazen can sıkıcı olabilirim. ''Ya kızım zaten bizim canımız sıkılıyor bi de sen başlama beööö ! demeyin. Her zaman da değil.
  Ben bloğu niye mi açtım :  Ergenlik dönemime kadar günlük tutuyordum. En çok sevdiğim şeydi günlük tutmak. Yazar yazar dururdum her gece uyumadan önce . O zamanlar da okulun en mal çocuğuna aşığım tabi ne akla hizmetse yazıyorum da yazıyorum. Lan ben ki çılgın, yerinde duramayan , sosyal , okulun en popüler kızlarından biriyim , gittim gözlüklü, çalışkan , gömleğinin düğmelerini gözüne kadar ilikleyen sünepe bi çocuğa aşık oldum. Neyse bu konuyu bilahare anlatırım... Efendime söyleyeyim bir gece odamdayım ders çalışıyorum. Odam dediysem zaten iki odamız vardı, işte yatak odası , çocuk odası filan hepsi karışık. İşte bi şöyle salona gideyim dedim . Bize de halamgil ve onun hiç sevmeğim malgilli kızı gelmiş. ''Ben blue çağı denilen çağdaymışım, ne olduğunu bilmiyorum ama böyle asi ve hırçın oluyormuşsun.'' babam açmış benim günlüğü güle güle okuyor bunların önünde. Ayy ben delir tabi! O gün yazmayı bıraktım. Topladım bütün günlükleri sakladım evin odunluğunda gizli bi yere. Benim bu evlat yetiştirmek konusunda bilinçsiz ailemden çok çekmişliğim var a dostlar!
  İşte gel zaman git zaman , takip ediyorum tabi bloggerları..İçimde de hep yeniden bi yazma isteği ama ya birileri bulur yine okursa diye. Sonra dedim yahu elbet biri gizlice okuyacak madem öyle sen de halka aç.
  Aman ne konuştum be ilk günden ! Dur dur daha neler anlatcam size. İpek Ongun'un Bir Genç Kızın Gizli Defteri'ni yeniden yaşatma politikasını izliyorum.
  Hadi selametle.

Devamını Oku

© 2011 Meşhurdur Aşklarım, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena